by
Tülay Türk | Oca 24, 2023
Ağrı şehrinin doğal ve kültürel potansiyelini ortaya çıkarmak ve turizm destinasyonu haline getirmek amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇU) arasında “Akademik İşbirliği Protokolü” imzalandı.
Bu protokol kapsamında iki üniversiteden akademisyenler, Ağrı'nın gizli kalmış potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla Diyadin ilçesini ziyaret etti. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇU) ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) akademisyenler, Diyadin ilçesindeki jeotermal kaynakların su kalitesini incelemek için bölgedeki toprak, kaya ve sudan numune aldı. Alınan numuneler İTÜ Maden Fakültesi laboratuvarlarında incelenecek.
Ağrı'nın zengin jeotermal kaynaklarıyla öne çıkan Diyadin ilçesinin bu potansiyeli, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) işbirliğiyle ortaya çıkıyor.
Ağrı'nın Diyadin ilçesinde jeotermal kaynakların kullanılması planlanan projenin ilk etabının altyapı yapım protokolü bu yılın başlarında imzalanmıştı. İlçedeki jeotermal kaynakların tarımda kullanılması amacıyla bölgede 40 dönüm arazi üzerine kurulan seralarda yılın 12 ayı domates üretimi gerçekleştiriliyor.
AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya, konuyla ilgili aşağıdakileri söyledi: “Yenilenebilir, temiz, ucuz, çevre dostu ve yeraltı kaynakları olan, bölgesel ısı ihtiyaçlarını karşılayan jeotermal enerjinin elektrik enerjisi üretimi, sera yetiştiriciliği, üretimi üretimi, üretim üretimi Organik tarım ürünleri, ürün kurutma, termal turizm ve sağlık amaçları. Bununla birlikte, önemli bir potansiyele sahip olan Diyadin'deki jeotermal enerji, şimdiye kadar sera yetiştiriciliği, bölgesel ısınma ve sağlık alanlarında çok sınırlı bir miktarda kullanılmıştır. ”
İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kumral, çevredeki taşların çoğunun traverten kökenli ve volkanik ara tabakalardan olduğuna dikkat çekti. Kumral şöyle devam etti: “Burada kükürt kokusu da alabiliyorsunuz. Kükürt kokusuna normalde eski kaplıcalarda rastlanmaz. Afyonkarahisar'a gittiğinizde bu kokuyu pek alamazsınız. Bu bölgede çok genç bir sistem olduğunu ve derinliklerde zengin bir magma olduğunu gösterirken bazı noktalarda kükürt kokusu ya da hafif demir içeren yapılar da gördük. Kaplıcalar da ekonomik olarak maden üreten sistemlerdir.”
Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Karaman, ilçenin büyük bir jeotermal kaynağa sahip olduğunun altını çizdi. Bölgede suyun çok sıcak olduğunu ve onlarca jeotermal sahanın bulunduğunu ifade eden Karaman, "Dünyada ender görülen jeotermal kaynaklar her taraftan doğal olarak çıkıyor. Bunlar aslında bizim doğal gayzerlerimiz. yerin derinliklerinde ısınıp yüzeye çıkıyor.Bu bizim için çok önemli bir kaynak, çevreci ve zararsız.Yeryüzüne akan o jeotermal kaynaklardan birinin yanındayız.Müthiş bir potansiyel.Bizim için çok önemli bir kaynak. Sıcak suyun 200 metre derinlikten geldiğini bilin."
Sahada jeofizik araştırmalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Karaman, "Burada büyük bir heyecan duydum. Bir yerbilimci olarak bu işe yıllarını vermiş biri olarak gerçekten heyecanlandım. Böyle bir keşif yapmak benim için büyük bir zevk olur. Jeofiziğin uygulanabileceği belki de en güzel alanlardan biridir.Proje oluşturmak ve proje geliştirmek isteyenlere alt yapı sağlayacak hizmeti sunmak bizim için gurur kaynağı olacaktır.Üniversite olarak, her türlü desteği veriyoruz. Enerji bile üretilebilir. Biz sadece altyapıyı hazırlayabiliriz."
AİÇU Rektör Yardımcısı Kaya, İTÜ'lü akademisyenlerle birlikte jeotermal alanında çok verimli ve bilimsel bir saha gezisi gerçekleştirdiklerini ve ilçenin jeotermal enerji potansiyeli ön değerlendirmesini gerçekleştirdiklerini belirtti.
Son gün İTÜ-Maden Fakültesi akademisyenleri AİÇÜ lisans öğrencileri ile bir panelde bir araya gelerek, öğrencilerin ziyaretleri ve İTÜ ile AİÇU arasında başlatmayı hedeflediği uzun soluklu işbirliğine ilişkin sorularını yanıtladı.